Beslenme, bizim temelimizdir. Hani derler ya, “Ne yersek oyuz” — işte bu yüzden yediklerimize gerçekten değer vermeliyiz. Unutmayın, bedenimiz bir çöp kutusu değil. Onu sevgiyle beslemeliyiz.

Ben, uzun yıllardır sezgisel yeme tarzıyla besleniyorum. Bu yolculuk, henüz 16 yaşındayken elime geçen bir kitapla başladı. O kitap sadece yemekle değil; hayatla olan bakış açımı da tamamen değiştirdi.

Zamanla şunu fark ettim: Vücudumuzda en zeki hücre, yağ hücresidir. Çünkü o, bedenin gerçek ihtiyaçlarını en iyi bilen yapıdır. Bu yüzden vücudu tanımak, hissetmek ve onu dinlemek gerekir. Aslında beden, neye ihtiyacı olduğunu size hep söyler — yeter ki duymayı öğrenin.

Vücudunuzu duymaya başladığınız an, hayatınız değişir. Çünkü yemek artık bir zorunluluk değil, bir keyfe dönüşür. Ne yiyeceğinizi fazla düşünmeden, doğru seçimleri doğal olarak yaparsınız. Zararlı yiyecekler aklınıza bile gelmez. Çünkü artık kendinizi, bedeninizi ve ihtiyaçlarınızı gerçekten hissediyorsunuzdur.

Her zaman yarı tok kalkın sofradan. Çünkü doğru beslenmek karmaşık değil; aslında çok basittir. Yeter ki neyi, ne zaman ve nasıl tüketeceğinizi bilin. Bedeninize saygı duyun — çünkü o, sizin en sadık yoldaşınızdır.

Önemli olan dengeyle beslenmektir. Kas gelişimi için protein ağırlıklı beslenme elbette önemlidir; ancak bunun yanında karbonhidrat ve lif açısından zengin gıdalar da mutlaka yer almalıdır. Her şey dengede anlam kazanır.

Başlangıçta kalori ve besin değerlerini takip etmek faydalı olabilir. Zamanla bu, bedeninize yerleşir ve otomatik hale gelir. Bir süre sonra sezgisel olarak yemeye başlarsınız. Çünkü artık vücudunuzun neye ihtiyacı olduğunu hissediyor ve biliyorsunuzdur.

Düşük enerjili, kimyasal işlem görmüş ve yoğun şekilde işlenmiş yiyeceklerden uzak durmalıyız. Her yediğimiz şey enerji taşır — tıpkı bizim gibi. Ve bu enerji, bedenimizin enerji alanına doğrudan etki eder. Bazen bu bir huzur, canlılık ya da mutluluk hissi olur… Bazen de yorgunluk, ağırlık ya da sebepsiz mutsuzluk. Çünkü beden, her şeyi hisseder.

Bu yüzden alışkanlık haline gelmiş sağlıksız gıdaları, zamanla doğal ve faydalı alternatiflerle değiştirmek en doğrusudur. Hepsi bizim elimizde. Küçük adımlarla, bedenimizi dinleyerek, bize neyin iyi neyin kötü geldiğini öğreniriz.

Kısaca söylemek gerekirse:

İşlenmiş şeker, aşırı tuz (unutmayın, her besinin kendi doğal tuzu vardır), trans yağlar ve benzeri “görmezden geldiğimiz” maddeler bedenimize zarar verir. Alıştığımız için bize normal geliyor olabilirler… ama bedenimiz, onları zehir gibi algılar — biz fark etmesek bile.